/>

Gümrük İşlemleri ve Kaçakçılık Suçu

Yayınlama: 09.05.2024
A+
A-

Gümrük İşlemleri ve Kaçakçılık Suçu

Gümrük mevzuatı ve kaçakçılık suçu konularında yapılan detaylı bir analiz, gümrük işlemleri ile kaçakçılık suçu arasındaki ayrımları ve uygulama sorunlarını aydınlattı. Metinde özellikle, Türkiye’nin gümrük mevzuatı üzerine odaklanılarak, 4458 sayılı Gümrük Kanunu ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu arasındaki ilişki detaylıca ele alındı.

İlk devlet fikrinin ortaya çıktığı zamanlardan bu yana Devletlerin egemenlik hakları kapsamında, hukuksal yetki sınırları olarak belirlenen ülke sınırları içersine dışarıdan girecek veya ülke sınırlarından dışarıya çıkacak mal ve hizmetleri belirleme, yönetme, kısıtlama ve vergiye tabi tutma hakları bulunduğu kabul edilir. Gümrük girişleri ve alanları, ülke sınırına girecek veya ülke sınırından çıkacak eşyanın gümrük işlemlerinin yapıldığı mahallerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini, önce tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak tanımlar sonra da Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğunu belirtir (4458 sayılı Yasa, 2. Mad). İlk devlet fikrinin ortaya çıktığı zamanlardan bu yana Devletlerin egemenlik hakları kapsamında, hukuksal yetki sınırları olarak belirlenen ülke sınırları içersine dışarıdan girecek veya ülke sınırlarından dışarıya çıkacak mal ve hizmetleri belirleme, yönetme, kısıtlama ve vergiye tabi tutma hakları bulunduğu kabul edilir. Gümrük girişleri ve alanları, ülke sınırına girecek veya ülke sınırından çıkacak eşyanın gümrük işlemlerinin yapıldığı mahallerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini, önce tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak tanımlar sonra da Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğunu belirtir (4458 sayılı Yasa, 2. Mad). Bir ülkenin gümrük mevzuatı, o ülkeye ithal veya o ülkeden ihraç edilecek eşyaya uygulanacak hükümleri ve bunların çizdiği rejimi ifade eder. Bu rejim hükümlerine aykırılık halleri de aykırılığın niteliği ve boyutuna göre de hukuki yaptırım olacağı hususu tartışmasızdır. Bu yaptırımların, ihlalin niteliği ve niceliğine göre değişeceği ihlale göre ağırdan hafife doğru bir yaptırımlar silsilesi içinde olacağı da tabidir. İhlaller silsilesinin en üstünde kaçakçılık fiillerinin bulunduğu söylenebilir. Kaçakçılık fiili, yurda girmesi veya çıkması yasak olan eşyayı çeşitli şekillerde ülkeye sokulması veya ülkeden çıkarılması ya da gümrük v.s vergilere tabi olan eşyayı gümrük vergilerini ödemeden yurda sokulması (veya çıkarılması) olarak tanımlanabilir. Bununla beraber kanun koyucu 5607 sayılı Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu 3. Maddesinde çeşitli şekilleri ile Kaçakçılık Suçlarını düzenlemiş 3/1. Fıkrası da “eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokmak” fiili kaçakçılık suçu olarak tanımlanmıştır. Maddenin düzenleniş tarzı ve lafzından, gümrük işlemlerinde yapılan her türlü eksiklik ile eşyanın ülke içine sokulmasının kaçakçılık suçuna verdiği düşüncesi ile uygulamada her türlü gümrük işlemi eksikliğinin kaçakçılık suçu olarak savcılıklara intikal ettirildiği görülmektedir ki bu hem Gümrük Kanuna hem Kaçakçılık ile mücadele kanununa açıkça aykırı bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

Gümrük işlemleri, bir ülkeye ithal veya ihraç edilecek malların gümrük vergilerine tabi olup olmadığına dair belirli bir düzenlemeyi içerir. Ancak, gümrük vergisinden muafiyet durumları ve idari para cezaları gibi konular, gümrük mevzuatının karmaşıklığını artırabilir. Bu noktada, gümrük işlemleri ile kaçakçılık suçu arasındaki ayrımın netleştirilmesi ve yasal düzenlemelerin doğru uygulanması oldukça önemlidir.

Özellikle vurgulanması gereken nokta, gümrük vergisinden muaf olan malların ülkeye sokulmasıyla ilgili olanaklar ve bu durumun kaçakçılık suçuyla ilişkisi. Metinde, gümrük vergisinden muafiyetin nasıl belirlendiği ve bu durumun kaçakçılık suçuyla ilişkisinin nasıl değerlendirilmesi gerektiği açıkça ele alındı. Bu bağlamda, 5607 sayılı Kanun’un 3/1. Maddesi kapsamında belirtilen eylemlerin gümrük vergisine tabi mallarla sınırlı olduğu vurgulandı.

Bununla birlikte, uygulama alanında yaşanan sorunlar da ele alındı. Özellikle, Türkiye’den ihraç edilen ve geri dönen malların gümrük işlemlerinin nasıl ele alındığına dair belirsizlikler ve uygulama hataları gündeme geldi. Gümrük Kanunu’nun 168. Maddesi ve geri gelen eşyaların gümrük vergisinden muafiyetine dair düzenlemeler, doğru anlaşılması gereken konular arasında yer alıyor.

Son olarak, 6455 sayılı Kanun’un getirdiği değişiklikler ve gümrük mevzuatında yapılan düzenlemeler de metinde ele alındı. Bu değişikliklerin, gümrük işlemleri ile kaçakçılık suçu arasındaki ayrımın daha net bir şekilde çizilmesine ve yasal belirsizliklerin giderilmesine katkı sağlaması bekleniyor.

Bu bağlamda, gümrük mevzuatının doğru anlaşılması ve uygulanması için hem yetkililerin hem de işletmelerin dikkatli olması gerektiği vurgulandı. Aksi takdirde, hukuki karmaşa ve uygulama hatalarıyla karşılaşma riski artabilir.

Bu genişletilmiş haber metni, gümrük işlemleri ve kaçakçılık suçuyla ilgili daha fazla detay ve analiz içeriyor, ayrıca son zamanlarda yapılan kanun değişikliklerine de değiniyor.

İlk devlet fikrinin ortaya çıktığı zamanlardan bu yana Devletlerin egemenlik hakları kapsamında, hukuksal yetki sınırları olarak belirlenen ülke sınırları içersine dışarıdan girecek veya ülke sınırlarından dışarıya çıkacak mal ve hizmetleri belirleme, yönetme, kısıtlama ve vergiye tabi tutma hakları bulunduğu kabul edilir. Gümrük girişleri ve alanları, ülke sınırına girecek veya ülke sınırından çıkacak eşyanın gümrük işlemlerinin yapıldığı mahallerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini, önce tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak tanımlar sonra da Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğunu belirtir (4458 sayılı Yasa, 2. Mad). İlk devlet fikrinin ortaya çıktığı zamanlardan bu yana Devletlerin egemenlik hakları kapsamında, hukuksal yetki sınırları olarak belirlenen ülke sınırları içersine dışarıdan girecek veya ülke sınırlarından dışarıya çıkacak mal ve hizmetleri belirleme, yönetme, kısıtlama ve vergiye tabi tutma hakları bulunduğu kabul edilir. Gümrük girişleri ve alanları, ülke sınırına girecek veya ülke sınırından çıkacak eşyanın gümrük işlemlerinin yapıldığı mahallerdir. 4458 sayılı Gümrük Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesini, önce tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları olarak tanımlar sonra da Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahasının gümrük bölgesine dahil olduğunu belirtir (4458 sayılı Yasa, 2. Mad). Bir ülkenin gümrük mevzuatı, o ülkeye ithal veya o ülkeden ihraç edilecek eşyaya uygulanacak hükümleri ve bunların çizdiği rejimi ifade eder. Bu rejim hükümlerine aykırılık halleri de aykırılığın niteliği ve boyutuna göre de hukuki yaptırım olacağı hususu tartışmasızdır. Bu yaptırımların, ihlalin niteliği ve niceliğine göre değişeceği ihlale göre ağırdan hafife doğru bir yaptırımlar silsilesi içinde olacağı da tabidir. İhlaller silsilesinin en üstünde kaçakçılık fiillerinin bulunduğu söylenebilir. Kaçakçılık fiili, yurda girmesi veya çıkması yasak olan eşyayı çeşitli şekillerde ülkeye sokulması veya ülkeden çıkarılması ya da gümrük v.s vergilere tabi olan eşyayı gümrük vergilerini ödemeden yurda sokulması (veya çıkarılması) olarak tanımlanabilir. Bununla beraber kanun koyucu 5607 sayılı Kaçakçılık ile Mücadele Kanunu 3. Maddesinde çeşitli şekilleri ile Kaçakçılık Suçlarını düzenlemiş 3/1. Fıkrası da “eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokmak” fiili kaçakçılık suçu olarak tanımlanmıştır. Maddenin düzenleniş tarzı ve lafzından, gümrük işlemlerinde yapılan her türlü eksiklik ile eşyanın ülke içine sokulmasının kaçakçılık suçuna verdiği düşüncesi ile uygulamada her türlü gümrük işlemi eksikliğinin kaçakçılık suçu olarak savcılıklara intikal ettirildiği görülmektedir ki bu hem Gümrük Kanuna hem Kaçakçılık ile mücadele kanununa açıkça aykırı bir durumu ortaya çıkarmaktadır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.