/>
1980’lerden bu yana koalisyon hükümetlerinin yönettiği ülkede, bir kez daha partiler masaya oturacak. Seçimin galibi ÖVP’nin hükümet kurabilmek için önünde iki seçeneği var; ya aşırı sağcı FPÖ ya da mevcut koalisyon ortağı SPÖ. ÖVP lideri Kurz, 31 yaşında dünyanın en genç başbakanı olmaya hazırlanıyor.
Son 34 yıldır koalisyonlarla yönetilen Avusturya’da, pazar günü düzenlenen genel seçimlerin ardından yine bir koalisyon hükümeti ülkede yönetimi devralacak. 6,4 milyon seçmenin bulunduğu ülkede sandığa giden yaklaşık 5 milyon insan, bir kere daha hiçbir partiye ülkede tek başına iktidar olma imkanı vermedi.
Seçimlerin kesin olmayan sonuçlarına göre, merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) 62, koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) 52, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) 51 milletvekilliği kazanırken, Yeni Avusturya Partisi (NEOS) 10 ve son olarak Liste Pilz 8 milletvekili çıkartabiliyor.
Seçim sistemi nedeniyle tek başına iktidara gelmenin zor olduğu ülkede, koalisyon hükümetlerine en çok SPÖ liderlik yaptı.
Ülkede 1949’dan itibaren kurulan bütün koalisyon hükümetleri iki partiden oluşurken, üçlü koalisyon hiç kurulmadı.
Avusturya’da hükümet kurulabilmesi için meclisin yüzde 51’lik çoğunluğunun, yani 183 milletvekilinden 93’ünün parti ya da partilerin bünyesinde toplaması gerekiyor. Son seçim sonuçları, ülkede yeniden bir koalisyon hükümeti kurulacağını gösteriyor.
Seçimlerden birinci çıkan ÖVP Genel Başkanı, Dışişleri ve Entegrasyon Bakanı Sebastian Kurz, sonuçların açıklanmasının ardından bütün partilerle görüşeceğini açıkladı.
Toplam milletvekili sayısı 18 olan Yeni Avusturya Partisi (NEOS) ve Liste Pilz ile hükümet kurabilmek için yeterli sandalye sayısına ulaşılamadığı için üçlü koalisyon kurma olanağı bulunmayan Kurz’un karşısında, Sosyal Demokratlar veya aşırı sağcı FPÖ ile bir hükümet kurma imkanı bulunuyor.
Partiler nasıl yaklaşıyor?
Seçimlerden ikinci parti olarak çıkan SPÖ Genel Başkanı ve Başbakan Christian Kern, seçim kampanyaları süresince Avusturya siyasetini tamamen etkisi altına alan sağ popülist söylemden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, ülkenin son 18 ayda yakaladığı ivmenin de devam etmesi gerektiğini söyledi.
Kern, parti çıkarlarından ziyade ülke menfaatlerinin öncelikli olduğunu belirterek olası koalisyon görüşmeleri için kapıyı araladı.
Ancak halihazırda koalisyon ortağı olan ÖVP ve SPÖ’nün farklı siyasi söylem ve programa sahip olması ve her iki partinin tabanlarının olası bir koalisyona sıcak bakmaması, bu seçeneğin geçekleşmesini zorlaştırıyor.
Koalisyon görüşmelerinin kilit partisi konumunda olan FPÖ’nün ileri gelen siyasetçileri ise, olası bir ÖVP ve FPÖ koalisyonuna sıcak bakarken, Kurz’un neredeyse FPÖ ile aynı dili konuştuğunu ifade ediyorlar.
Merkez sağ ve aşırı sağ koalisyonu
Çok sayıda uzman ve kanaat önderinin seçim öncesi sıkça dillendirdiği merkez sağ ÖVP ve aşırı sağ FPÖ koalisyonu, hayata geçmesi en güçlü seçenek olarak gösteriliyor.
Aşırı sağcı partiyi tedirgin eden en önemli husus, 1999’da Wolfgang Schüssel liderliğindeki ÖVP ile Jörg Haider’in başında olduğu FPÖ’nün kurduğu merkez sağ-aşırı sağ koalisyon tecrübesi.
Avrupa Birliği’nin (AB) baskıları sonucunda koalisyon ortağı olmasına rağmen Haider hükümette yer alamamış, bu da bir sonraki seçimlerde FPÖ’nün ciddi oranda oy kaybetmesine neden olmuştu.
Üç parti liderinin henüz konuya ilişkin ciddi açıklama yapmadan ‘bekle gör’ politikası izlemesi, koalisyon pazarlıklarının zorlu gececeği yorumlarına neden oluyor.
Perşembe günü kesin sonuçların İçişleri Bakanı Wolfgang Sobotka tarafından açıklanmasının ardından, teamüller doğrultusunda Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen’in cuma günü hükümet kurma yetkisini ÖVP Genel Başkanı Kurz’a vermesi bekleniyor.
20 Ekim’den itibaren ülkede koalisyon görüşmelerinin hızlanacağı tahmin ediliyor. SPÖ ve FPÖ’nün koalisyon görüşmelerine yeşil ışık yakması, 31 yaşındaki genç siyasetçi Kurz’u dünyanın en genç başbakanı yapabilir.
Hükümet kurma çalışmalarının ortalama süresinin 60 gün olduğu Avusturya’da, en uzun süren koalisyon görüşmeleri 1962’de 129 gün, 2013’te de 78 gün olmuştu, 1973’te ise 23 gün süren görüşmelerin ardından hükümet kurulmuştu.
Bu seçimlerde ise Kurz’un hedefi hızlı hareket ederek 6 Kasım’da hükümeti kurmak.
Avusturya’daki Türk kökenli seçmenin etkisi
Ülkede 300 bine yakın Türk kökenli vatandaşın yaklaşık 110 bini seçmen. Türklerin genel seçime etkisi yüzde 2,5’in üstünde. Ancak Türk asıllı vatandaşların büyük bir kısmının seçimlere ilgi göstermemesi, ülkenin ikinci büyük azınlığı olan Türklerin seçim sonuçlarına etkisini daha da azaltıyor.
İlk defa seçimlere Vorarlberg eyaletinden giren göçmen kökenli Avusturya vatandaşları tarafından kurulan Gelecek için Yeni Hareket Partisi (NBZ), yaklaşık 200 bin seçmenden iki bin 723 oy alabildi. Eyalette yüzde 1,4 oy alan NBZ seçimlere etki edecek bir güce sahip olmadı.
Müslümanlar yeni dönemden kaygılı
Seçimlerde aşırı sağ söylemin yüzde 60 civarında oy alması, ülkede başta Müslümanlar olmak üzere bütün azınlıkları kaygılandırıyor.
Yeni dönemde yaşam alanlarının daralarak kısıtlanacağını düşünen Müslümanalar, özellikle büyük olasılıkla kurulması öngörülen merkez sağ-aşırı sağ koalisyonunun ırkçı ve İslam karşıtı kişilerin günlük yaşamda yabancılara karşı daha pervasızca bir tutum sergilemelerine neden olacağı endişesini taşıyor.
Başbakan adayı Kurz’un göçmen ve sığınmacı konusundaki söylem ve siyasetini değiştirmeyeceği yönündeki açıklamaları da bu kaygıları haklı çıkartıyor.