YAZAR GÖNÜL DEMİR: KELİMELERİYLE RUHLARA DOKUNAN KADIN

Yazar Gönül Demir…
Bir kalem düşünün; her cümlesi kalpten süzülüyor, her kelimesi bir yaranın üstüne merhem oluyor. Çağdaş Türk edebiyatının en duygulu kalemlerinden biri olan Demir, yazdıklarıyla insan ruhunun en derin, en gizli köşelerine dokunuyor.

Edebiyat yolculuğuna lise yıllarında yazdığı “Dilara Kız” adlı eseriyle başlayan Gönül Demir, o günden bu yana kalemini hayatın içinden, duyguların merkezinden besliyor. Ardından gelen şiir kitabı “Kırılmıştır Bir Kere”, adından da anlaşılacağı gibi kalbin kırılganlığını, insanın yeniden doğma gücünü, sevginin ve kaybın iç içe geçtiği anları şiirsel bir zarafetle anlatıyor.

Gönül Demir’in en dikkat çeken romanlarından “Kötü Kadın”, bir kadının içsel hesaplaşmalarını, toplumun biçtiği kalıplarla mücadelesini ve karanlıkla aydınlık arasında verdiği yaşam savaşını etkileyici bir dille ele alıyor. Her sayfasında insan olmanın yükünü, kadın olmanın sessiz çığlıklarını hissettiriyor.

Yine çok konuşulan bir başka eseri “Ben O Muyum / Pavyon”, aşkın, yalnızlığın ve yeniden var olmanın hikâyesini sarsıcı bir gerçeklikle gözler önüne seriyor. Gönül Demir, bu kitabında toplumun görmezden geldiği insanlara ses veriyor, hayatın arka sokaklarında yankılanan kalp seslerini duyuruyor.

Yakında okurlarla buluşacak olan “Halo Dayı”, mizahi ama aynı zamanda hüzünlü bir anlatımla insan ruhuna yeni bir pencere açıyor. Yazar, bu eserinde bir yandan güldürürken, bir yandan da hayatın içindeki derin yalnızlıkları hatırlatıyor.

Üzerinde çalıştığı “Gelecek Okulu” projesi ise, edebiyatla felsefenin, bilimle duygunun kesiştiği bir eser olarak merakla bekleniyor. Geleceğin dünyasında bile insanın özünü, sevgiyi ve vicdanı sorgulayan bir hikâyeye imza atıyor Gönül Demir.

Sadece bir yazar değil, aynı zamanda haber spikeri, seslendirme sanatçısı ve dublaj sanatçısı olan Demir, sesiyle ve kalemiyle insanlara dokunuyor. Onun cümlelerinde hem bir sükûnet hem de bir çığlık var.

Yazar Gönül Demir’in dünyasında kelimeler kanat çırpar; acılar iyileşir, kırık kalpler yeniden bir ritim bulur. Çünkü o, yazarken yalnızca kâğıda değil, insana dokunur.